“Cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir.”
Mustafa Kemal, ülkenin her alandan derin yaralar aldığı Kurtuluş Savaşı’ nın çetin şartları altında, savaş sonrasının Türkiye’sini inşaa etme çalışmalarına da başlamıştı. İçinde bulunulan durumu tahlil ederek modern dünyaya ayak uydurabilen programlarla yeni Türkiye Devletinin temellerini atmakta ve bu noktada Milli Eğitim Sistemi ile öncelikli konulardan biri olarak ilgilenmekteydi.
Milli Mücadele yıllarının zor koşullarında eğitim öğretim faaliyetleri de olumsuz etkilenmişti. İleri görüşlü bir lider olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa; geleceğini güvence altına almak, içinde bulunduğu şartları değiştirmek ve geliştirmek isteyen toplumların, en büyük yatırım ve reformlarından birini de eğitim alanında yapmak zorunda olduğunun farkındaydı. Bu nedenle bir yandan bağımsızlık mücadelesini sürdürürken, bir yandan da eğitim alanındaki çalışmaları başlatmıştır.
23 Nisan 1920’de TBMM açıldıktan sonra 2 Mayıs 1920’de yeni Türkiye Devleti’nin 11 bakanlı bir İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) kurulmuş, Bakanlıklardan biri de Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı), olmuştur. Maarif Vekilliği’ne ilk olarak Rıza Nur Bey seçilmiş, daha sonra görevi Hamdullah Suphi TANRIÖVER sürdürmüştür.
TBMM’de, 9 Mayıs 1920 tarihinde hükümet programı görüşülürken eğitim alanında yapılacak çalışmalar ve usülleri konuşulmuştur. Hükümet programına göre;
Görüldüğü gibi mecliste görüşülen ilk hükümet programında eğitim ve öğretim konularında akılcı hedefler konulmuştur. Yeni Türk Devletinin temelleri atılırken eğitim ve öğretim alanında çeşitli hedeflerin konulması, eğitime verilen önemin göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Maarif Vekâleti öğretmenlerle bir araya gelerek eğitim çalışmalarını şekillendirmeye, yapılacak çalışmalarla ilgili onları bilgilendirmeye karar vermiştir. Dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, Mustafa Kemal’i ziyaret edip, Mazhar Müfit Bey’in başkanı olduğu Öğretmenler Derneğinin, iki yüzden fazla öğretmenle birkaç gün sonra Ankara’da toplanacağını söylerken konuyla ilgili bir tereddütünü de dile getirmiştir; Genel Kurmay Vekili Fevzi Paşa’yla konuşmalarından savaşın yoğunlaşacağını anladıklarını, bu zamanda böyle geniş bir toplantının ayak bağı olabileceğini, Gazi Paşa uygun görürse erteleyebileceklerini söyler.
Oysa Mustafa Kemal Paşa için millî eğitim, bağımsızlık savaşı kadar önemliydi. Dolayısıyla da ‘Hayır, hayır, ertelemeyin. “Cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir.” Toplantıya katılacağım ve konuşacağım.” diyerek bu öneriyi reddetmiştir.
Bunun üzerine Maarif Vekâleti, Kütahya-Eskişehir Savaşları devam ederken 15 Temmuz 1921’de Ankara’da Darül Muallimin Mektebinin (Erkek Öğretmen Okulu) konferans salonunda Maarif Kongresi’ni toplamıştır. Bu kongre TBMM’nin ilk sistemli hareketi olarak tarih kayıtlarına geçmiştir.
Kongre, Ankara’da gerçekleştirilmiş, yurdun işgal altında olmayan illerinden pek çok kadın ve erkek öğretmen kongreye katılmıştır. Kongrenin açılış konuşmasını da dediği gibi Mustafa Kemal Paşa yapmıştır:
Muhterem Hanımlar efendiler
Bugün Ankara, milli Türkiye'nin milli eğitimini kuracak olan Öğretmenler Kongresine şahit olmaktadır. Derin bir idari ihmalin devlet varlığında açtığı yarayı sarmak için en büyük çalışmayı şüphesiz eğitim alanında yapmak mecburiyetindeyiz. Bugün maddi ve manevi bütün güç kaynaklarımızı düşmanlara karşı kullanıyoruz. Ama yine de dikkat ve özenle işlenip çizilmiş bir milli eğitim programı yapmaya mecburuz. Silahıyla olduğu kadar kafasıyla da mücadele etmek zorunda olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğinden asla şüphe etmiyorum. Milleti yetiştirmek gibi kutsal bir görev yüklenmiş ve gelecekteki kurtuluşumuzun yüce öncüleri olan siz kadın ve erkek öğretmenlere duyduğum saygıyı bir kez daha belirtmek isterim. Göreviniz çok önemli ve hayatidir bunda başarılı olmanızı Cenab-ı Hak’tan dilerim.
Kongrenin akabinde Maarif Vekaletine bağlı “Birinci Heyet-i İlmiye“ adı altında 15 Temmuz 1923-15 Ağustos 1923 tarihleri bir toplantı daha düzenlenmiştir. Burada eğitim sorunları tüm yönleriyle ele alınmış ve eğitimde yapılacak çalışmalar için bir program hazırlanmıştır. Böylece eğitim alanında yapılacak çalışmalar netleşmiş ve bir bütünlük sağlanmıştır. Eğitim çalışmalarını şekillendiren bu toplantı, ileride gerçekleştirilecek olan Maarif Şuralarına bir başlangıç teşkil etmiştir.
Maarif Kongresi ve Heyet-i İlmiye toplantılarının Türk eğitim sisteminin kurulmasında ve geliştirilmesinde çok büyük katkıları olmuştur. 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Maarif Kongresi’nde alınan kararlar, o günün eğitim ihtiyacını karşılamaktan çok, gelecekteki tam bağımsız ve çağdaş uygarlığı yakalamış Türkiye’yi güçlendirmeyi amaçlamıştır.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, İstanbul’ da Osmanlı Hükümetinin Maarif Nezareti, Ankara’da ise TBMM Hükümetinin Maarif Vekâleti olmak üzere iki eğitim bakanlığı bulunmaktaydı. 1922 yılında İstanbul’da bulunan Maarif Nezareti kaldırılmış, eğitim çalışmaları Ankara’da bulunan Maarif Vekâleti çatısı altında sürdürülmeye başlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Maarif Vekâleti’nin merkez ve taşra örgütlenmesi çalışmalarına hız verilmiş, mevcut imkânlar çerçevesinde ihtiyaç duyuldukça bakanlık bünyesinde yeni birimler teşkil edilmiş ve örgüt genişletilmiştir. 1933 yılında “Maarif Vekâleti Merkez Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında Kanun” çıkartılmış, merkez teşkilatı daha sistemli ve düzenli bir hâle getirilmiştir.
Modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ülkenin hakiki kalkınmasının eğitimle gerçekleşeceğinin bilincinde bir liderdi. Hayatı boyunca eğitime ve eğitimcilere önem vermiş, her fırsatta öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini yüceltmiştir. Onun eğitim alanında yakmış olduğu ateş, kısa sürede ülkenin dört bir yanını aydınlatmaya başlamıştır. Büyük bir bölümü Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde gerçekleşmiş olan eğitimde yenileşme çalışmalarının Cumhuriyet devrinin geneline tesirleri olmuştur.
ATATÜRK’e göre eğitim önemliydi, öncelikliydi. Eğitim için de öğretmen önemliydi. O ülkenin ilk öğretmeni, Başöğretmeniydi. Bir ülkeyi kuran liderin şu sözü eğitimin önemini ne güzel vurgulamaktadır:
“Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir; ben milletimin öğretmeniyim… Eğer Cumhurreisi olmasam, Maarif Vekilliğini almak isterdim…”
Gülay ÇETKİN
Eğitim Gücü Sen Denizli
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı