Denizli’de Milli Eğitim Müdürlükleri Dezavantajlı Bölgelerdeki Okullara Küs Mü?

Dezavantajlı gruplar hepimizin de bildiği gibi;   içinde yer aldıkları toplumda yetersiz koşullarda yaşayan ve bu koşullara bağlı olarak yetersizlik ve eksikleriyle baş etmek zorunda olan gruplardır. Bu bölgelerdeki okullarımız, bu gruplar için yapılacaklar konusunda baş aktör konumundadır.

Gerek Bakanlığımız gerekse İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizce de bu bölgelerle ilgili ciddi çalışmalar, projeler yapılmakta ve uygulanmaktadır.

Bu bölgeler için yapılan çalışmalarda okullarımızın rolü çok büyük evet ama bu proje ve çalışmaları kim uyguluyor: Öğretmen.

Öğretmenlerimiz elbette ki görevlerini yapıyorlar, başka bir beklentileri yok. Ancak adı üzernde dezavantajlı bölge yani yaşadığı toplumun standartlarından biraz uzak. Dolayısıyla bu bölgede çalışmanın da biraz da olsa ekstra zahmeti olabilir. Buralarda çalışan idareci ve öğretmenlerimizin motivasyonu yüksek olarak çalışması yapılan çalışmaların sonucuna doğrudan etki eder.

Ne istiyoruz?

Milli Eğitim Müdürlerimizin okulların açıldığı ilk hafta, karne günlerinde, Belirli Gün ve Haftalarda okullardaki programlara katılır, öğretmen ve öğrencilerle buluşur. Bunları müdürlüklerimizin sosyal medya hesaplarında paylaştıkları fotoğraflarından hepimiz görürüz.

Bu muhakkak ki önemli ve güzel bir çalışma. Öğretmenlerimiz motive olur, müdürlerimiz okullar hakkında bilgiler edinir vb. Ancak merak uyandıran bir şey daha vardır ki; bu ziyaretlerin neredeyse tamamı merkezde bulunan tanınan okullara yapılıyor. Dezavantajlı bölgelerde de ziyaretler görüyoruz muhakkak ama çok az.

Zincirin gücünü artırmak için güçlü halkayla değil zayıf halkayla çalışmak gerekmez mi?

Müdürlüklerimizin okul-öğretmen ayrımı yaptığını iddia etmiyoruz elbette. Ancak camiamızda bu öğretmenlerimizin dikkatini çeken, biraz tatlı bir sitem ettikleri konudur.

Müdürlüklerimiz muhakkakik ki yoğun bir mesai ile çalışıyor. Talebimiz dezavantajlı bölgedeki okullara zaman ayrılsın ektra mesai harcansın değil elbette.

 “Bir zincirin gücü en zayıf halkasının gücü kadardır.” Sözünü hepimiz biliriz. Zincirin gücünü artırmak için güçlü halkanın daha çok güçlendirilmesi mi ya da zayıf halkanın biraz daha güçlendirilmesi mi daha mantıklıdır?

 İfade etmek istediğimiz “Yapılmıyor! Edilmiyor! Şu yanlış bu doğrudur.” değildir. Derdimiz sahanın sesi olmaktır. Okul ziyaretlerinde öğretmenlerimizle de buluşulsun. Onlar da dinlenilsin.

Biz birbirimizi anlarız. Çok söze hacet yoktur. Anlaşıldığımızı düşünerek eğitim paydaşların daha çok görüşebildiği, motivasyonu yüksek bir eğitim öğretim yılı diliyorum.