Eğitim Gücü Sendikası Denizli Basın Yayından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Gülay ÇETKİN öğretmenlerimizin idarecilerden kaynaklı sorunlarına yönelik basın açıklaması düzenledi.
ÇETKİN; “Yetiversin artık. Zamanı geldi değişimin. Her hak sahibinde güzeldir. Güzelliklerin zamanı geldi. Huzurun, refahın, mutluluğun ve akabinde gelen başarının. Zamanı geldi artık.
Yetiversin sessizlik, kulak ardı edişler, mobbing, haksızlık.
İdarecilerimiz bizlere gönül koymasın. Derdimiz suçlamak değildir asla. Önce sorunu tespit edip duyurmak sonra da çözüm önerileri sunmaktır.
Öğretmenlerimizin okullarındaki mutluluğu, huzuru, onların motivasyonunu artıran en önemli etkendir. Yani Milli Eğitimimiz için öğretmenin refahı, önemli bir unsurdur. Çünkü eğitimi yürüten öğretmendir.
Ancak öğretmenlerimiz okullarda mutsuz huzursuzdur. Sendikamızın yaptığı bir ankette de açıkça bu sonuç ortaya çıkmıştır.
Peki neden mutsuzlar? Neden huzursuzlar?
Huzur deyince ilk akla gelen güvenlik konusu oluyor. Öğretmene şiddet olayları maalesef ki günlük bir rutin haline geldi. Velilerin ve öğrencilerin öğretmenleri keyfi olarak şikayet edebilmeleri kolaylaştı. Ne şiddete ne de bu can sıkan şikayetlere caydırıcı cezalar uygulanmıyor. Yapan için bir değişik bir aktivite olarak yanına kar kalırken öğretmen ve eğitim için derin bir yara oluyor. Bunların önlenmesi Bakanlık çalışması olduğu ve asıl söylemek istediklerimizin okul içerisindeki sorunlar olması hasebiyle bu konuyu burada bırakıyorum.
Herkesçe bilinen gerçektir ki; idarecilerimiz, yöneticilerimiz kamu iş ve işlemlerinin ilerlemesinde önemli bir mekanizmadır. Yani yönetimi altındaki çalışanların başarıları, çıkarılan sonuçların verimliliği yöneticilerimizle doğru orantılıdır.
O yüzdendir ki okullarımızda da okul müdürleri bir okulun kaderini belirliyor desek yerinde olur. Okul Müdürü önemlidir. Yardımcı personelinden öğretmenine, veliden kantin görevlisine, öğrencilerden eğitim paydaşlarına kadar eğitimdeki her unsurun sürece verimli bir şekilde katılımını sağlayarak başarıyı elde eder.
Liyakat… Okul Müdürlerinin ağır imtihanı demek istiyorum. Liyakat gözetilmeksizin verilen görevler, onların da yeterliliğinin olmaması, yönetimsel krizlere sebep oluyor.
Eğitim Gücü Sendikası olarak sahayı duymak, sahanın sesi olmak, taleplerini en üst mercilere kadar iletmek bizim önemsediğimiz bir konu. Ve bu açıklamalarımda da birçok öğretmenimizin içindeki ses olacağımıza inanıyorum. İfade ettiklerimi kendisi yaşamayan veya yaşayan birine tanık olmayan öğretmenimiz olduğunu sanmıyorum.
Eğitim sendikasıyız. Eğitim bizim işimizdir. Eğitimin iyileşmesine dair mücadelemizde eleştirilerimiz de yapıcı, sorun tespitinin ardından çözüm odaklıdır.
Okullarımızda öğretmenlerimiz gerçekten zorlayıcı durumlara maruz kalmaktadır. Mobbing, angarya, kayırmacılık… Kronik bir hal almak üzere maalesef.
Öğretmenlerimiz, ders dağılımından tutun da nöbet uygulamasına, okula giriş çıkış saatlerinden kılık kıyafete kadar okul idaresinin kayırmacılık yaparak oluşturduğu öğretmenler arası adaletsizlikten dertli.
Likayatsiz getirilen idarecilerin iş bilmez, mevzuat bilmez, iletişim bilmez halleri öğretmenlerimiz için ayrıca bir eziyet konusudur. Puan alabilmek için proje baskıları, adam kayırmalar, mobbingler, mevzuata uymayan işler yapılması… Derken istediğini yapan ancak bir sorunla karşılaşmayan idarecilerimiz adeta derebeyi gibi okul yönetiyorlar. Öğrencilerin mağduriyeti, öğretmenlerin eziyeti kimin umrunda? Öğretmenlerimiz haklarını aramaya kalksa ağızlarından çıkanlar direk sümen altına giriyor. Ödül gibi cezalara hiç değinmiyorum.
Adam kayırmalar başlı başına bir konu maalesef. Sendika, siyasi görüş, menfaat birlikteliği, ahbap-çavuş ilişkileri gibi konular ne yazık ki eğitim kurumlarımızda var. En olmaması gereken yerde var. Nöbete geç kalan bir öğretmen sorgulanırken o gün nöbetçi olduğunu dahi bilmeyen öğretmen için hayat en güzel haliyle devam ediyor.
Kimi okullarda adeta bir iki öğretmen telkiniyle okul idarecileri düşünce geliştirebiliyor. Ders programlarını kimi yerde bir öğretmen hazırlıyor. Veya bir ya da birkaç öğretmeninki hazırlanıyor! Bir iki öğretmen okul yönetebiliyor desek yerinde olur herhalde.
Bir öğretmen zümrelerine veya diğer öğretmenlerine idarecilik yapabiliyor. Okul müdürü vekalet vermiştir belki kim bilir. İlkokullarda Destek Eğitim, İYEP’ten tutun da ortaokulda DYK’ya; lise türlerinde ayrı ayrı ek ders olayları. Öğretmenler öyle hale geliyor ki “az kazanayım onlarla uğraşmayayım” diye sesini çıkarmıyor.
Ya Devlet başa ya kuzgun leşe!
Artık yetiversin! Egolar tatmin olduysa, birbirinize vefa borçları ödendiyse, kazançlar tamamlandıysa artık bitirin bu eziyeti.
Ne var bunda? Her okulda olur, insanlık hali vb söylemler artık yaralara merhem, ruh halimize teselli olmuyor. Bu adaletsiz uygulamalar yüzünden öğretmenlerin ruh sağlığı bozulur hale geldi.
Bir çözüm olmalı artık. Öğretmenlerin hak ile adalet ile yönetilmek istiyor. Kendilerini okullarında güvende hissetmek istiyor.
Bakın bu konu her geçen gün ciddi boyutlara varıyor. Artık liyakat gelsin! Okullardan adalet çıkarılmaya çalışılmasın!
Öğretmenim sen de duy! Meslektaşın yapılan psikolojik baskılar sonucunda ruh sağlığı bozulup tedavi görmeye başlıyor. Bugün bunu yaşayan o. Yarın sen veya öbür gün senin evladının bu durumu yaşamayacağı ne malum? Sen geleceğin mimarısın. Geleceği hukukla inşa etmeye çalışmalı haklarını hem kendi hem de mesleki açıdan savunmalısın, yanlışa dur demelisin.
Eğitim Gücü Sendikası apolitik olarak gücünü sadece ve sadece hukuktan alan bir sendika olarak sahada olmaya devam ediyor. Çok sayıda mobbing mağduru öğretmenimizin hakkını savunduk. Okullarımızda tehdit edilen, psikolojik baskı, psikolojik ve duygusal şiddet gören öğretmenlerimizin sesi olduk. Hemen hukuki süreçleri başlattık. Öğretmenlerimizi yalnız bırakmadık, süreci sonuna kadar takip ettik ve sonucunu da aldık.
Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir. Ve biz de sendika olarak gücümüzü hukuktan alıyoruz. Ve önemli bir noktadır ki açıklamamıza eklediğimiz görsellerle de hukukla mücadele ettiğinde nasıl sonuçlar alındığına dair birkaç örnek sunduk.
Yapınca oluyormuş, olmamışsa demek ki yapılmamış dediğimiz bir çok kazanımımızla öğretmenlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Hukuksuzlukla, keyfi uygulamalarla öğretmenlerimizin üzerindeki yükün inme zamanı geldi. Çünkü EĞİTİM GÜCÜ SEN geldi. Ya siz bitirin ya da BİZ BU OYUNU BOZARIZ.
Bozuyoruz ve bozmaya da devam edeceğiz.